Adam ol ciğerimi ye!

Diyarbakır’ın eski ‘Şehir Çocukları’nın argo ama candan yaklaşımını ifade eden bir söz vardı.

 

Şöyle derlerdi;

‘Adam ol ciğerimi ye’

 

Ciğer önemli!

 

Çocukken buna pek anlam veremezdik, ancak, büyüdükçe o anlam ve önemi de kavradık.

 

Diyarbakırlı boşuna iddialı konuşmaz, gerek ciğer için gerekse hayata dair diğerleri için, v.s.v.b gibi.

 

Anladık ki, bütün ciğerler gidici, kalıcı olan adamlıkmış, sözde bu anlamda genetik olarak tescilli.

 

O noktadan bu noktaya.

 

Ciğer eğilimi çok eskiye dayanıyor, aradan geçen çok uzun yıllar sonra kebabı ve perdelisi tescilleniyor. Bu kebap kısmı, yukarıda söz ettiğim ‘Adam ol ciğerimi ye’ kısmı zaten Diyarbakırlılar nezdinde tescilli idi, çünkü adamlıkla eşdeğer bir pozisyona denk getirilerek, vazgeçilir bir pozisyon içine çekilerek ciğer’e elbette ki çok anlam yüklenmiş bu kentte.

 

Hem insanlar hem de hayvanlar âlemi açısından bir analiz yapıldığında, birkaç gerçeğe hitap ettiğini görebiliriz. İki âlem içinde ‘yavru’ yani çocuk anlamında algılayabileceği gibi, bünyedeki yeri bakımından da çok önemli bir organizasyona sahip organ olduğunu biliyoruz.

 

Hayvanların bünyesindeki ciğerin organizasyonu vardı. Diyarbakır Ticaret Odası, ciğerin Diyarbakır adına tescillenmesi meselesiyle ilgili 10 gözlü köprü üzerinde bir tanıtım organizasyonu gerçekleştirdi.

 

Ciğer sabah erken yenilir mantığıyla hazırlık yapılmış.

 

10 gözlü köprüde 10 ciğer tezgâhı.

Yoğun bir davetli kitlesi vardı bir yandan dumanlar yükseliyor, diğer yandan davetliler ince ekmeğe dürüm yapıyor, köprünün ayaklarına vuran su sesi eşliğinde ciğerin tadına bakıyor.

 

Komşu kentlerle kavgaya da gerek kalmamış, zaten yol yürürken tescillenmiş.

 

Zaten başka nereye tescilleyeceklerdi ki?

‘Semalarında sürekli ciğer dumanı tüten kent hangisi’ derseniz, herkes ‘Diyarbakır’ der.

350’nin üzerinde işyeri açılmış.

 

Eskiden işsiz delikanlının son kozu ciğer tezgâhıydı, şimdi iş insanlarının!

Ama ‘Adam ol ciğerimi ye’ özdeyişi bütün zamanların tescilli cümlesi olarak kafalarımızda yer etmesi açısından son derece önemli.

 

Evet benim eşime ait bir ciğerci dükkanımız var…

Burdan birşeyler paylaştıkca,yazdıkca…

Sabahı dükkanıma zabıta arkadaşlar mutlaka ziyaret ediyorlar…

Yok sen onun yanındasın…

Bunun yanındasın…

Haydi gözünüz aydın olsun…

Dükkanı kapatıyorum …

Bakalım bundan sonra nasıl baskı kuracaksınız…

Korkunu  ecele faydası yok…

Tilkinin gezip döneceği yer…

Kürkçü dükkanıdır…

 

Adam olun ciğerimi yeyin…

 

‘Tilkinin 40 hikâyesi varmış, 40’ı da tavuk üzerine’ derler.

 

Sen araya ne koyarsan koy, konu dönüp dolaşıp tavuklara gelir.

 

Çaba boş, vatandaş başka bir güzergâhta, tilkiyi tanıdı, tavuk hikâyesini kimse dinlemiyor, dinleyen varsa da, şimdilik kaydıyla dır.

Ahmet Oktay…

Takip Haber…